Beşinci kol, bir düşman veya düşman grubu için çalışan daha büyük bir grubu veya ulusu içeriden sabote etmeye çalışan herhangi bir insan grubudur. Harris Mylonas ve Scott Radnitz’e göre, “beşinci kollar”, “devletin dış rakipleriyle işbirliği içinde ulusal çıkarları baltalamak için çalışan yerli aktörler”dir. Beşinci bir kolun faaliyetleri açık veya gizli olabilir. Gizlice toplanan kuvvetler, bir dış saldırıya yardımcı olmak için açıkça harekete geçebilir. Bu terim aynı zamanda askeri personel tarafından organize edilen eylemlere de genişletilmiştir. Gizli beşinci kol faaliyetleri, dış desteğe sahip gizli sempatizanlar tarafından savunma hatları içinde gerçekleştirilen sabotaj dezenformasyon casusluk ve/veya terör eylemlerini içerir.
“Beşinci Kol” terimi ilk defa İspanya İç Savaşı sırasında ortaya çıktı. Ekim 1936’nın başlarında İspanya Cumhuriyetçi Medyasında popülerlik kazandı ve çok hızlı bir biçimde diğer ülkelerde de kullanılmaya başlandı. Terimin ilk kullanımı ise Alman maslahatgüzarı Hans Hermann Vöcklers tarafından Berlin’e gönderilen gizli bir telgraf yazışmasındadır. Yazışmada General Franco’nun Madrid’e dört farklı koldan saldırmayı planladığı ve Madrid’in içerisinde de saldırmak için bekleyen gizli bir ”beşinci kol” bulunduğu yazmaktadır.
Gelgelelim ”beşinci kol” un Ülkemizi ilgilendiren kısmına : Emperyal güçler kontrol ettiği iç odaklarını, Ülkemize karşı diri tutabilmek için bugünlerde büyük gayret içinde.
İstihbarat servisleri soğuk savaş döneminde aktif kullandığı, gayri nizami harp tekniklerini, şimdi yeniden harekete geçirmeye hazırlanıyor.
Bu kapsamda, Ülkemizi içeriden çökertmenin planları ve uygulamaları yer alıyor.
Bunun içinde yeri geldiğinde terör örgütleri, yeri geldiğinde de içeride kullandıkları aparatların kullanılması planlanıyor.
Emperyalizmin gözden geçirdiği karanlık ajandasında, önemli yer tutacak olan yeni gayri nizami harp, aynı zamanda psikolojik harbi de içeriyor.
Bu kapsamda kitleleri kontrol edebilmek, algıları oluşturmak ve yönetmek ve böylece hedef ülkenin iç bünyesini ele geçirmek hedefleniyor.
Algıları gerçeğin önüne koyabilme, değerleri zayıflatma, tarihi, milli, manevi bağları etkisizleştirme,
Emperyalizme karşı mücadelede duyarsızlaştırma çabaları olarak sıralanabilir.
Emperyalizm, Ülkemizin Doğu Akdeniz’de haklarını koruma kararlılığını,
Saldırgan tutum olarak göstermek istiyor. Bunun için de “ne işimiz var Libya’da” diyenlere ilgi duyuyor.
Ayrıca Emperyal güçler sözde terörle mücadele ettiklerini iddia ediyorlar ancak Ülkemize zarar vermeleri için sırtlarını PYD ye YPG ye yaslayan güruhlara koşulsuz şartsız desteklerini iletiyorlar.
Bazen de, Ülkemizin ihtiyaç duyduğu S-400 hava savunma sistemini, üretime dayalı milli savunma stratejisiyle uyumlu kılmak için tercih etmesinden,
rahatsız oluyor… Bunun için; “S-400’leri iade edelim, başınıza çok bela olacak” diyenlere de sempati besliyor…
Kimi zaman da, Ülkemizin Suriye’nin kuzeyinde PKK eliyle kurulmak istenen uydu devletçiğe karşı verdiği mücadeleyi, Kürtlere karşı savaş olarak göstermek istiyor… Bunun için; “YPG bize mi saldıracak, sınırımızda YPG’nin olmasından rahatsız olmayız.” sözlerini destekliyor.
Beşinci kol faaliyetleri, farklı maskelerle, farklı sözlerle, diri tutulmaya devam ediliyor…
Türkiye’nin emperyalist bir kuşatma altına girmesi, bu faaliyetlerin, nihai amacı olarak karşımızda duruyor.